Türkiyeyi cevreleyen yakin kara, yakin deniz ve yakin kita havzalari, cograf olarak dünya anakitasinin merkezini, tarih olarak da insanlik tarihinin ana damarinin sekillendigi alanlari kapsamaktadir. Soguk Savas sonrasi dönemin getirdigi dinamik uluslararasi ve bölgesel konjonktürde en yakin havzasindan baslayarak disa acilmasi kacinilmaz olan türkiyenin stratejik derinliginin yakin kara, yakin deniz ve yakin kita baglantilari ile yeniden tanimlanmasi ve bu derinligin jeopolitik, jeoekonomik ve jeokültürel boyutlarinin dis politika parametreleri olarak kapsamli bir sekilde yeniden degerlendirilmesi gerekmektedir.
Modernite Avrupa-merkezli bir tarih sürecin eseriydi. küresellesme ise kacinilmaz bir sekilde basta Asya olmak üzere bütün insanlik birikimini tarihin akis seyrinde tekrar devreye sokacak unsurlar tasimaktadir. Tarih birikimi etkin bir acilima temel saglayacak toplumlarin öne cikacagi bu sürecte türkiye, tarih derinligi ile stratejik derinligi arasinda yeni ve anlamli bir bütün olusturma ve bu bütünü cograf derinlik icinde hayata gecirme sorumlulugu ile karsi karsiyadir. Stratejik acidan mihver bir ülke olan Türkiye, bu sorumluluklarinin geregini yerine getirmesi durumunda, yeni dengelerin olusacagi daha istikrarli uluslararasi konjonktürlere daha uygun sartlarda giren bir merkez ülke konumu kazanacaktir.