Susuldugunda dile gelen gercegin ta kendisidir.
Eglencesini yitirmis bir ülke... Bütün isiklar sönmüs... Yok artik lunaparkin yürekleri senlendiren nesesi... Terkisine alip susturulmus sözcükleri, suskunluk daginin zirvesine tirmandi gazeteci...
Anlatacak cok sey vardi cünkü. Savaslar, acilar, uzak kentler, mülteciler, gökdelenler, kederli cografyalar, cocuk ölüleri... Sonra filmler vardi; hep bir agizdan söylenen sarkilar, asklar, düsler, gögün altindaki her sey...
Tüm bunlari anlatti gazeteci, uzakta hüzünle sarmalanmis ülkeye... Eglencesini
yitirse de umudunu yitirmiyordu bu ülke. Umudu on dokuz yasindakinin düslerinde saklamisti cünkü.
Ve suskunlukta dile gelen gercegin kendisiydi.