Iktisad yönden kalkinmanin birinci adimi sanayilesmeden geciyordu. Necmettin Erbakan sanayilesmeyi bir varlik ve yokluk mücadelesi olarak görüyordu. Sanayilesmenin iktisad üstünlügü, iktisad üstünlügün de dünya üzerinde söz sahibi olmayi getirdigini biliyordu. Sanayilesememenin ise baskalarina muhtac olmak, zamanla onlarin tahakkümü altina girmek demek oldugunun bilincindeydi.
Bundan yaklasik 60 yil öncesine dayanan bir hikayesi vardir Gümüs Motorun. Sanayilesmis devletlerin diger dünya devletlerini pazari haline getirdigi, onlari kendi ürettigi mamullerle kusattigi ve ekonomik birikimlerini ele gecirdigi bir zaman diliminde ortaya cikan bir projedir. Istanbulda kurulan ve birkac yil icerisinde üretime gecen, ürünlerine pazar bulan, hatta ihrac etmeye baslayan Gümüs Motor, kuruldugu tarihi göz önünde bulundurursak önemli bir yeri doldurmaya aday olmustur.
Gümüs Motor, Islam hassasiyete sahip bir cemiyetin tasidigi kaygilar sonucunda, küresel sermayenin masasi olmaya baslayan, bunun da etkisiyle sosyal, ahlak, kültürel, siyas degisimler geciren bir toplumun; kendine ait degerler üzerine yeniden insa edilebileceginin bir göstergesidir ayni zamanda. Cumhuriyet Türkiyesinde ilk defa Müslüman bir toplulugun Islamin ekonomi anlayisina uygun bir sirket kurarak, kendi inancini sosyal ve iktisad hayatta da yasamak istemelerinin adidir.