Bir kurtarici...
Gerektiginde ölü, gerektiginde yenilmez dev taklidi yapabilen, usta bir oyuncu. Icabinda sagir ve dilsiz, icabinda kör. Gerektiginde Amazon ormanlarindan Versay Sarayina kadar olan biteni gören, duyan biri...
Elinde iki silahi bulunan, dua ve keskin bir zekanin sahibi...
II. Abdülhamid...
Yalnizligi ve caresizligi bilmeyen onu anlayamaz. Tarih onu öncekilerden ve sonrakilerden cok daha sert yargilamistir. O, Osmanli hanedaninin üvey evladidir.
Hakkinda olumlu veya olumsuz cok sey uydurulmus, yazilmistir.
Ona Cennetmekan da derler, Kizil Sultan da.
Müstebid de derler, Gök Sultan da.
Korkak da derler, cesur da...
Aslinda hicbiri degildir.
O, zamaninin aynasidir...
Üzerinde bulundugu zeminin rengini alan bir bukalemun gibi.
O, bitik bir devlet ve ordu icin ne yapilmasi gerekiyorsa onu yapmistir.
Sartlar baska olsa Abdülhamidin de bambaska biri olacagi aciktir. O, devrinin insanidir. Za-man, Abdülhamide sekil vermistir. O da gücünün yettigince zamana...