Adi tuhaf geliyor degil mi
Dogrusu bize de önce tuhaf geldi. Ama biraz ugrasinca baska bir ad vermenin mümkün olmadigini ve o coskulu hayatlarin böyle anlatilmasinin uygun oldugunu anladik ve öylece biraktik.
Portakal Agacinda Oturan Bir Kadin; bir kadin yazarin romani. Kendi ve baska kadinlarin hayatiyla birlikte Amerikanin arka bahcesi saydigi tipik bir Ortaamerika ülkesinin tarihinin en önemli dönemini anlatiyor. Sözünü ettigimiz ülke Nikaragua ve biz oradaki devrimi, 70li yillarin görkemli baskaldirisini; öncesi, acilari ve sevincleriyle yillar önce Ates Altinda filmi ile tanimistik.
Simdi bu romanla birlikte bir kez daha Nikaraguaya, Sandinistlerin önderlik ettigi devrime; kahramanlari ve tüm halkin Amerikan isbirlikcisi rejime karsi mücadelesine dönüyoruz. Ama bu kez filmden ileriye geciyor, devrim sonrasinin kurucu calismalarina da gözatiyoruz.
Roman, gercekten bir devrim romani ama bir kadinin gözüyle yazilmisligiyla oldukca ayirt edici. Kadin yazar, Nikaragua ve diger Ortaamerika toplumlarinda özgürlük mücadelesinin icinde, atesin ortasina kendini atmaktan sakinmayan kadinlarin ikinci cins olarak yasadiklari sorunlari ve buna karsi müücadelelerini, kadin akli ve iradesini örgütleyislerine de tanik ediyor bizi.
Soluk soluga okuyacaginiza eminiz.