Hz. Muhammedin peygamberlik serüveninin ilk basladigi yer olan Mekkede inen surelerden herhangi birisinin bir benzerine ne Arap siirinde ne de nesrinde rastlamak mümkündü. Rahman, Vakia, Saffat vb. sureleri dinleyen ünlü Arap sairleri ve hatipleri saskindi. Kulaklarina inanamiyorlardi. Dolayisiyla onu susturmak icin ortaya atilan, sihirbaz, kahin, cinli, mecnun vs. nitelemelerin hicbirisi tutmadi, tutarli bulunmadi. Ama Arap aristokrasisinin kendilerine nispetle sosyal statüsü son derece zayif olan Hz. Muhammedin peygamberligini kabul etmesi kolay degildi.
Cogu inatla direniyor ve onu susturmaya calisiyordu. Iste böyle bir ortamda, Kuranin kiyamete kadar sürecek olan o müthis meydan okumasi gerceklesti
Eger kulumuz Muhammede katimizdan safha safha indirdigimiz vahyin bir kismindan süphe ediyorsaniz o zaman ayni degerde bir sure getirin de görelim ve eger dediginiz dogruysa - Allahtan baskalarini da size sahitlik etmeleri icin cagirin. Eger bunu yapamiyorsaniz -ki kesinlikle yapamayacaksiniz- o zaman yakiti insanlar ve taslar olan, hakikati inkar edenler icin hazirlanmis atesi bekleyin
Iste bu calisma, Mutezil düsünce sisteminde Kuranin hak ve evrensel bir ilahi mesaj olusunun en önemli kaniti olarak görülen bu meydan okuyusun rasyonel temellerini ele almaktadir