Yurtdisinda yasamak zorunda kalan devrimci bir baba, orada büyümüs bir ogul ve fasilin fasil gibi calindigi bir mekan...
Baba, sanat müzigini, hem de bütün makamlarini iyi bilecek kadar cok seviyor. Klasik müzik aletleriyle yakindan ilgili.
Artik bir yetiskin olan ogul merakli. Babasinin yüzüne dikkatle bakiyor. Onun yillar önce yasadigi ve kendisini de dogrudan etkileyen olaylari bizzat ondan dinlemek istiyor. Hic konusmuyor, soru sormuyor. Bu arzusunu bakislariyla anlatiyor. Baba bunun farkinda. Yillardir sakladigi öyküsünü ogluyla paylasiyor. Abartisiz, sade, sicacik ve duru bir dille... Babanin anlattiklarini bazen gülerek, bazen hüzünlenerek biz de dinliyoruz...
Ve ömrünü karanlik sorgu odalarinda gecirmis bir polis sefi.... Bunu görevi adediyor, bir eksiklik hissetmiyor insan olarak. O da sanat müzigini cok seviyor, hem de icra ettigi sorgu görevinin asamalarina makam adlarini verecek kadar... Onun hikayesini de kendi agzindan dinliyoruz. Bazen öfkelenerek, bazen de aciyarak...
Dogan Akhanli, üzerinde herkesin cokca konustugu, ama sahici bir yüzlesme ve sorgulamaya kimsenin yanasmadigi yakin tarihimizin karanlik bir döneminde, 12 Eylül askeri darbesi ile zirve yapan o zalim yillarda yasanmis bir polis sorgusunu ve bu eksende gelisen cok insani bir sorunu konu ediniyor Fasilda.