Bu topraklarin cokkültürlülük gercegini devlet eliyle hoyratca budamaya kalkanlara ragmen biz ve ötekiler ayrimini tümüyle ortadan kaldirmaya calisarak dallarini yeniden yeserten ve kök salan koca cinarlarin mirasini bugüne tasiyan Mehmed Uzun, bambaska bir cografyaya sikisip kalsa dahi bir arada yasamanin kiymetini ve kendini ötekinin yerine koyabilmenin önemini denemeleriyle bir kez daha hatirlatiyor.
Ömrünün ilk yarisini Türkiyede cesitli hapishanelerde, diger yarisini ise sürgünde gecirmek zorunda kalan cagdas bir Kürt aydininin perspektifinden savaslar, kiyimlar, sürgünler, göcler, fasizm ve irkcilik cagi olan 20. yüzyila dokunakli ve icten bir bakis...