Her sey yavru martinin ailesini kaybetmesi ile basladi...Bilinmeze dogru ciktigi yolculuk onu Bogazin Incisine, Istanbulun en güzel ilcelerinden birisi olan Beykoza sürükledi. Yolunu ve yurdunu kaybeden yavru martiya sahip cikan ve mihmandarlik yapan yasli ve bilge marti ile birlikte Beykozda büyük bir serüvene kanat actilar. Anadolu Fenerinden Anadolu Kavagina, Pasabahceden Kanlicaya, Göksudan Polenezköye... Pek cok essiz güzellige sahitlik ettiler.Verdikleri molalarda tarihin derinliklerine yolculuk yaptilar. Bazen Ahmet Mithat Efendi oldular, bazen Orhan Veli... Bazen bir kasra kondular, bazen bir köprüye... Bazen bir tepeden baktilar Beykoza, bazen de bir kaleden... Gündüzden ucup geceye kondular... Kücücük yüreklerinde carpan umudun hayaliyle...