CUMHURIYETE LAYIK OLMAYA CALISIRKEN
ANAYASAYI TEBDIL VE TAYIR GIRISIMINE KATILMAKLA SUCLANDI..
1973te Ankara Sikiyönetim Komutanligina bagli mahkemede yargilandi. Yaklasik bir bucuk yil süren ve beraatla sonuclanan bu dava, aslinda ülkenin 12 Mart 1971de baslayan dönemde icinde bulundugu dalgalanmalardan, catismalardan, toplumsal tutarsizliklardan ve 1940larda baslayan ayrismalardan kaynaklanan sürtüsmelerin sonucuydu
Tarihimiz boyunca karsilastigimiz ve bir türlü alt edemedigimiz toplumsal iki büyük noksanimiz ya da kusurumuz var. Bunlarin ilki, cemaatlerden, tarikatlardan ya da siyasal ve maddi cikarlardan kaynaklanan kutuplasmalar, hiziplesmeler; ikincisi de, bir türlü üstesinden gelemedigimiz kiskancliklara dayanan ve rakip görülen kisiler hakkinda firsat düstükce yapilan ihbarlardir. Ihbarcilik ya da jurnalcilik, bizim tarih boyunca yenemedigimiz bir hastalik olarak devam ediyor. Bilindigi gibi II. Abdülhamid döneminde bu tür suclamalar jurnalcilik adi altinda bir tür resmi görev haline getirilmisti. Icinde bulundugumuz 2010lu yillarda da bunun ibret alinasi örneklerini görüyoruz.
PROF. DR. SERAFETTIN TURAN, Cumhuriyet Türkiyesinin en önemli dönemlerinden birini belgeliyor...
Ülkemizin calkantilardan kurtulmasi, huzur, güven ve adalet ortaminin saglanabilmesi icin ilk kosulun, siyasal iktidarlarin ayrimci ideolojilere sapmadan tüm vatandaslara karsi esit davranmasi, ikincisinin de vatandaslarin, bireylerin kin ve öc alma duygularindan siyrilip asilsiz iddialarla ihbarlarda, suc duyurularinda bulunmamalari olduguna inaniyorum.