Vahsete verilen olagan tepki, onu akildan cikarip atmaktir. Sosyal anlasmanin belli ihlalleri, yüksek sesle söylemek icin fazlasiyla korkunctur; bunun kelime karsiligi, dile getirilemezdir.
Savas gazileri, ev ici siddet ve tecavüz magdurlari, cocukluk istismari ve ensest kurbanlari... Dile getirilmeyenin, vahsetin taniklari... Ve taraf tutmak zorunda olan seyirciler... Failin tarafini tutmak caziptir cünkü her fail, seyircinin hicbir sey yapmamasini ister. Kötü olani görmemenin, duymamanin, konusmamanin evrensel arzusuna basvurur. Ve kuvvetli bir insan haklari hareketinin yoklugunda, aktif taniklik süreci kacinilmaz olarak unutmanin aktif sürecine teslim olur. Bastirma, cözülme ve inkar, bireysel bilinc fenomeni oldugu kadar sosyal bir fenomendir de.
Judith Lewis Herman, travmayi tip literatüründe bir hastalik olarak kabul ettiren ve bu bakimdan tip tarihine gecen Travma ve Iyilesme adli bu calismasinda, özellikle ev ici ve cinsel siddet konularina egilirken, hic kimsenin travmaya tek basina gögüs geremeyecegini vurguluyor. Hastaligin dogru teshis edilmesi, hastanin güvenliginin saglanmasi ve hastayla terapist arasindaki iliskinin, iyilesmeye giden yolun temel basamaklari oldugunu belirten Herman, gecmiste ve günümüzde gerek psikiyatri alaninda, gerekse toplumsal yasam ve hukuk düzleminde hakim olan patriarkal anlayisin kadin sorunlarina, özellikle de kadina yönelik siddet ve tecavüz sorunlarina egilmede yetersiz kaldigini, hatta yanlis sonuclara vardigini ileri sürüyor. Travma ve Iyilesme, magdurlarin tanikligina basvurarak yapilmis; bu alandaki büyük boslugu dolduracak, hem doktorlarin hem de konuyla ilgili herkesin okumadan gecemeyecegi kapsamli bir calisma.
Travma ve Iyilesme psikoloji alaninda bütün dünyada bir klasik olarak kabul edilmektedir.
Judith Lewis Herman, yazdigi yeni önsözünde eserin yarattigi tartismalardan, bu alandaki yeni yaklasimlardan ve bu kitabin dünyada travma vakalari acisindan uzun vadedeki etkilerinden bahsediyor.