Herkes silip atmak istiyor dünyadan digerini. Digeri olmanin herkeslesmekle kesistigi nokta bu iste. En mutlu günler, beklenmedik anlar, umulmadik insanlar, köyler, sehirler ve geri kalan her sey bizi cigneyip tükürmek icin sanki. Hayat, cözüldükce mükafat verecegine cezalandiran bir bulmaca olmaya devam ediyor.
2010 Yunus Nadi Roman Ödülü ve Dil Dernegi Onur Ödülü basta olmak üzere bircok ödül alan Adnan Gerger, Tavhane Cocuklari romaniyla görmezden gelinen bir dünyaya cagiriyor okuru. Romanini yazmaya calisan bir gazeteci, karsisina cikan gizemli bir adam, katliamlar, muhbirler ve elbette masumlar. Merak uyandirici konusu, usta isi kurgusu ve özenli diliyle Tavhane Cocuklari, mutlaka okunmasi, üzerine düsünülmesi gereken bir roman.
Her ikisi de mürekkep hokkalarindan cikan hokkabaz hikayelerinden cok uzakti aslinda. Henüz söylenmemis bir dilin asli astarini ögrenmek istemislerdi. Ama sanildigi kadar kolay olmadigina da taniklik etmislerdi. Birbirlerini tanidiklari günden bu yana isimlerinin nezarethane, mahpushane, tevkifhane, islahhane gibi sözcüklerle anildigi cok oldu. Cok ezber, cok oyun bozdular. Agrilari vardi agrilari; agrilari göge agdi, agrilari cok agirdi.