Böylesi hadislerden, böylesi insanlardan uzaklasarak sadece toprak ve hayvanlarla ugrasmak gayesiyle köyde yaptirdigim eve tasinmistim. Benim icin yeterince genis olan bu evde biraz rahatlayacagimi, üst kattaki calisma odamda kenlimle basbasa kalacagimi umuyordum.
Fakat olmadi..
Karsi daglara baktigim zaman daglari degil, daglarin arkasindaki sehirleri ve bu sehirdeki insanlari görüyordum yine..
Susmayi seven ve susma orucuna niyetlenen ben, kalabaliklar arasinda sikismis bir insan gibi inlemeye ve bu inleyisleri birer fisilti halinde cümleler döndürmeye basliyordum..
Bahcemdeki hayvanlara bakiyor ve onlar gibi gamsiz, onlar gibi tasasiz olmak sitedigim zamanlar, bütün hayvanlarin bana baktiklarini ve agizlarini acarak Ama sen hayvan degilsin ki dediklerini duyuyordum.
Hayvanlar dogru söylüyordu..
Yaratilis gayelerini hakkiyle yerine getiren bu tertemiz hayvanlar, bana bir insan oldugumu hatirlatiyorlar ve kendilerini örnek alarak benimde yaratilis gayemi yerine getirmemi istiyorlardi..
Bana bu muhtesem nasihati herhangi bir hoca, herhangi bir alim yapsa, sanirim bu kadar etkili olmazdi. Bunun anlamli nedenini, ayni nedenle yazdigim bu kitab calismasinin icinde ve özellikle sonuc bölümünde daha iyi anlayacaksiniz.