Bilim ilerler, teknoloji gelisir, yapay zeka gündelik yasama girer vs Her sey ama her sey degisir. Degismeyen tek sey insan karakterleridir.
17. Yüzyilda yasayan Jean de La Bruyre Karakterlerin de bu durumu bir güzel anlatiyor. Bu basucu yapiti bir kez okuduktan sonra defalarca okuma ihtiyaci duyacaksiniz.
Sarayda insanlar, yatip kalkip cikarlarini düsünürler; sabah-aksam, gece-gündüz zihinlerinde hep bu vardir; düsünceleri, konusmalari, susmalari, is görmeleri cikarlara baglidir; yine bu düsünceyle kimine yanasir kimine de yan cizerler; yükselirler, alcalirlar. Insanlara olan düskünlükleri, hatir gönül saymalari, deger vermeleri, ilgi göstermeleri, ya da onlari hor görmeleri hep bu kurala baglidir. Iclerinden birisi, ilimliliga ve bilgelige birkac erdemli adim atsa, önüne cikan ilk tutkuyla yine de o en cimri, en duygusal, en gözü doymayan kisilerin yoluna sapacaktir. Bu her seyin yürüdügü, bir yerde durmadigi bir ortamda insan nasil kimildamadan yasayabilir Baskalari kosarken nasil yerinde durabilir Hatta insan, burada iyi yürekliliginden, zenginliginden bile kendisini sorumlu tutar. Sarayda yükünü tutmamak, akillica bir istir ama böyleleri hicte gözde kisi sayilmaz, aranmaz. Öyleyse ne yapmamiz gerekir En ufak bir kazanc saglamadan oradan cekip gitmeli mi Ya da bagis ve ödül beklemeden orada yasamaya direnmeli mi Iste nice saray adaminin icinden cikamadigi, karar veremedigi, sikintili ve güc bir sorun. Orada nice insan, bu soruya evet ya da hayir diyemeden yaslanir; bu kusku icin göcüp gider.