Birey, kendi yasaminda ve diger bireylerle iliskisinde huzur, sükn ve mutluluk arayisi icindedir. Fakat bu arayis, ayni zamanda catismalari ortaya cikarabilir. Bireyin catismaya girmemesi veya girdigi catismanin cözümü ise toplumsal hayati düzenleyen diger kurallarin yaninda ve fevkinde, hukuk vasitasiyladir. Bu sebeple hukukun öngördügü cözümler, hukukun hak olarak belirledikleri veya adalet tanimi, insanligin öteden beri arayisinda oldugu kavram ve kurumlardir. Hukuk, var olan düzeni koruyarak ve cikan uyusmazliklarin giderimini öngörerek bireyin azami ölcüde mutluluga bir baskasinin hukukunu cignemeden ulasmasini saglar. Öte yandan bu durum dogal olarak hukukun sürekli olarak bireyin zihninde canli kalmasini ve hukuki meselelerin tartisilmasini saglar.
Toplumsal, siyasi, ekonomik hayattaki degisimlerin hukuki sonuclarinin yaninda; hukuki degisikliklerin toplumsal, siyasi ve ekonomik sonuclari olabilmektedir. Bu döngünün ötesinde, insana özgü bir davranis olarak hak ve adalet arayisi kendi basina bir idealizmi icerir. Ayrica bu arayis, bir düzen kurma iddiasini ve cabasini da tasir. En ideal olana ulasmaya yönelik bu caba, modern devlette hukukun üstünlügü ve hukuk devleti ilkelerinin benimsenmesi olarak ortaya cikmaktadir. Esasinda bu durum sekli kanunilik ve maddi icerik yönleriyle adaletin ortaya cikmasidir. Zaten sekli anlamda veya maddi anlamda hukukun olmadigi durumlarda bireyin mutluluga ulasmasi mümkün degildir Birincisi anarsizmi, ikincisi ise despotizmi dogurur.
Bu calismada kamu hukukunun temel alanlariyla ilgili güncel konular tartisilmaktadir. Böylelikle adalet arayisina ve adalet idesinin üretimine bir katki sunulmak amaclanmaktadir. Alaninda degerli yazarlarin temel konulari farkli perspektiflerden ele aldiklari bu calismanin, kamu hukukunun bu kitaptaki basliklarina ilgi duyan uzmanlara, arastirmacilara ve ögrencilere faydali olmasi dilegiyle