Hanna Tillich, Nazilerin gücünü artirmaya basladigi 1940 Almanyasinda kutsal emanetleri arastiran bir örgüt icin calisan genc bir arkeologdur. Hanna görevini severek yapsa da ardindaki ahlaki cikmazlari da görmezden gelememektedir. Cok gecmeden Nürnbergde bir müzeye atanir, bir SS subayiyla evlenmeye ve kücük bir kiza annelik yapmaya zorlanir. Zamanla rejimin karanlik yüzünü görmeye baslayan Hanna, gönülden baglandigi kizi Lillyyi korumak icin hayatini riske atmaktan cekinmez. Sakladigi sirlar ve ögrendigi korkunc gercekler onlari belirsizliklerle dolu bir sona yaklastirmaktadir.
Aradan gecen seksen yilin ardindan Yahudi soykirimi arastirmacisi Ember Ellis, eski bir ögretmeninin gecmisine dair sasirtici bir bilgiye ulasir. Bir zamanlar Nazi mirasini arastiran bir örgütte calisan bu kadinin ayni zamanda Yahudi dostu olarak anildigini ögrenir. Ember, arastirmasinin merkezine aldigi bu kadina dair celiskinin izini sürerken yalnizca bastirilmis anilarla degil, kendi gecmisinin hayaletleriyle de yüzlesmek zorunda kalir.
Melanie Dobsondan, gecmisin karanliginda gizlenen sirlari sabirla gün yüzüne cikaran; kusaklar ötesine uzanan bir arayisin nefes kesici hikayesi.
Naziler tarafindan kacirilan kücük bir kiz cocugu ve günümüzde bu hikayenin izini süren bir arastirmaci... Dobson, zamanlar arasinda gidip gelen bu sürükleyici anlatisiyla okuru pesinden sürüklüyor. Ikinci Dünya Savasi dönemine ilgi duyanlar bu romani cok sevecek.
Publishers Weekly
Portlandda artan antisemitizmden ilham alan Dobson, gecmise uzanarak baris, affetme ve kalici degisim üzerine derin bir hikaye sunuyor.
Library Journal